Uçucu yağ koleksiyonumun karşısına geçtiğimde, hangi yağı seçsem diye düşünmeme bile gerek kalmadı. İçlerinden biri, tüm asaleti ve kendine güveniyle “beni anlat” diyordu. Birkaç damlasını buharlaştırıcıya damlatıp elimdeki şişeciğe bakıyorum. Büyük harflerle “Frankinsence”, nispeten daha küçük harflerle Olibanum yağı yazıyor. Türkçesi ise tartışmalı kimileri Günlük derken kimileri Günnük diyor. Günnük derken Ege, Akdeniz aksanı karışmış olabilir, tamamen benim teorim.

Yağın kokusu su anda garip bir ironi yaratıyor. Hem geçmişime uzanmışım hem de hiçbiryerde değilmişim duygusu gibi desem anlaşılır mi acaba? Aromaterapiyle ilgili okuduğum kaynakların pek çoğunda bu yağ geçmişten kopamıyorsak, anılarla yasayıp bulunduğumuz “an”ı yasayamıyorsak öneriliyor. Günlük “Şimdi burada olma”nın kokusu, yani özgürlüğün.

Ama şimdi bu koku alıp beni bisikletime bindiriyor ve Marmaris’in içinden Yalancı Boğaza doğru öğleden sonra gezisine çıkartıyor. Neredeyse hiç trafik yok, sağım solum milli park. Ağaçların hemen hepsi Günlük ağacı. Bu ağaçlar eskiden sırf piknikçilere ev sahipliği yapardı. Daha sonra kocaman oteller komşuları oldu. Bazen de cayır cayır yandılar. Belki bile bile yaktılar kendilerini; dumanlarını ister istemez içimize çekip bizi maddeden bağımsız kılmak, her yani çirkin otellerle doldurmaktan vazgeçirmek için?

O bisikletin üstünde aheste gezinirken bu ağacın özel olduğundan sadece sezgisel olarak haberdardım.Gün gelip aromaterapiye bulaşınca ve günlük yağıyla bol bol oynaşınca durum anlaşıldı ki sadece benim için değil  basta Ortadoğu, kuzey Afrika taraflarında yasayan pek çok antik kültür için de son derece nadide bir ağaçmış!

Günlük yağı, ağacın reçinesinden çıkarılmaktadır. Ağacın reçinesi antik kültürlerde özellikle spirituel törenler için son derece önemli ve yaygın bir hammaddeydi. Tarihte bilinen ilk tütsüler günlük ve mum ağacı reçinelerinden yapıldı. Suriye ve Filistin’de tütsü yakıldığına dair kanıtlar bulundu. Güneş tanrısına tütsü yakmak için sunaklar dizayn edilmişti.

Günlük tütsüsü Eski Mısır’da hasta odalarında, hastalığa neden olan şeytani güçleri defetmek için yakılırdı. Günlük yağı bugün de zihni ve duyguları negatiflikten kurtarıp yükseltmek ve sakinleştirmek için kullanılmaktadır ki bu olumsuz duygu durumlarının hastalığa neden olduğu artık bilinmektedir.

Günlük reçinesinin kömürleştirilmesiyle elde edilen , kol denilen siyah toz Mısırlı kadınlar tarafından göz kapaklarını boyamakta kullanılırdı. Yine reçineyi canlandırıcı yüz maskelerinin karışımına koyar, reçineyi eritip macun haline getirdikten sonra güzel kokması için ellerine sürerlerdi. Günümüzde günlük yağı aromaterapide ve kozmetikte, kırışıkları gidermek, hamilelikte meydana gelen çatlakları önlemek ve yağlı ciltleri sıkılaştırmak için kullanılmaktadır.

Eski Mısır’da gün batimi vakti tapınaklarda yakılan meşhur Kyphi tütsüsünün ana maddesi günlük reçinesiydi. Mısırlıların tütsü hazırlamakta belli kuralları vardı. Kyphi tüm rüya ve hayalleri gerçeğe dönüştürürdü. Bu tütsünün sihirli formülü büyük bir gizlilik içinde hazırlandığı için, bugün tam olarak formülü bilmiyoruz. Plutchar, bize Kyphi’nin okült güçlerle dolu olduğunu iletmiştir.

Mısır’ın Ölüler Kitabı’nda, günlüğün mistik gücünden “tanrının teri dünyaya duştu” diye bahsedilir. Bu kitap, dinsel ve buyu rituelleri hakkında yazılmış en eski kaynaktır. Ayni kitapta cenazelerde yakalanan günlük tütsüsünün dumanının, ruha, obur dünyaya doğru giderken koruyucu rehberlik yaptığı söylenir.

Basillilerin, Perslerin, İbranilerin, Yunanlıların ve Romalıların gündelik hayatlarının ve dini törenlerinin önemli bir parçasıydı günlük. Güneş tanrıları Mısır’da Re, Eski Yunanda Apollo ve Babil’de Bael’e adanmıştı.

Günlük, Yahudiler tarafından, kutsal cumartesiler düzenlenen sebat ayinlerinde yakılan dört tatlı kokulu tütsünün kokularından biriydi. Küdüs’teki kurban sunum törenlerinde de günlük tütsüsü yakılırdı. İyice saf beyaz duman çıkması için içine tuz da eklenirdi. Günlük, tanrı tarafından kabullenmenin, hoşgörülmenin göstergesi olmakla beraber kıskançlıkları ve belli günahları olanların adakları günlüğe rağmen kabul edilmezdi: “ Anlaşmazlıkları sonucunda Habis ile Kabil tanrı huzuruna geldiler. Habis tanrıya tahıl ve günlükle karıştırılmış un ve yağ sundu. Kabil’in koyun sürüsü adak olarak kabul edilince kıskanıp kardeşini oldurdu. Tanrı günlüğü değil, itaat ve saf kalbi kabul etti.”

Romalılar da günlüğü evlerinde ve törenlerde kullandılar. Romalı askeri birliklerin geçtiği rotalarda ve zafer törenlerinde büyük oranlarda günlük yakıldı.

Antik çağlarda diğer bazı aroma tik bitkilerle beraber günlük, değerli tas gibiydi. Isa doğduğunda, uç bilge adamın verdiği üç hediyeden biri, mum ve altının yanında günlüktü. Bu hediyeler içinde altının krallığı, günlüğün azizliği ve musun çileyi simgelediği kabul edilmektedir. O, en saf tütsüydü. Yanarken ortaya çıkan beyaz duman duayı, cennete yükselişi sembolize ediyordu. Günlük, adanmanın, İsa’nın ilahiliğinin, tatlılığının ve peygamberliğinin simgesiydi. Günlük reçinesinden İncil’de 22 kere bahsedilmektedir ki çoğu yerde tapınma ile ilişkilendirilmistir.  Bugün pek çok kilisede yakılan tütsülerin ağırlıklı maddesi günlüktür.

Günlüğün spirituel amaçla cağlarca kullanılması tesadüf değildir. Sinir sistemi üzerinde kanıtlanan etkileri vardır. Günlük reçinesi yakıldığı sırada, trahydrocannabinole denilen psiko-aktif bir madde çıkarmaktadır. Bu maddenin bilinci genişlettiği bilinmektedir.

Günlük nefesi yavaşlatarak dinginlik hissi yaratır. Bu da zihni sakinleştirip acar.  Stres, aşırı heyecan,sorumluluklar altında ezildiğini, yasamda tıkandığını hissetme gibi durumlarda ideal olarak kullanabileceği gibi manevi hayatimizi yükseltmek, dolayısıyla doyum hissi ve içsel huzuru, mutluluğu arttırmak için de tercih edilebilir.

Doğrusu bilseniz ne zor yazıyorum su yazıyı, çünkü havaya girmek için sanırım biraz dozu kaçırıp gereğinden fazla kokladım yağı, bir yandan cümleleri toparlarken bir yandan huşu alemlerinde geziniyorum, yüzümde tuhaf bir tebessüm. Sessizleştiriyor adamı bu yağ, kendi içine donduruyor, ama utangaçlık anlamında değil. İçimdeki derin denizi keşfetmek anlamında.Acaba bir sonraki yağ neşeli, yerinde duramayan, bolca konuşturan portakal yağı mi olsa? Yoksa her daim taze ve dikkat yoğunlaştıracak limon mu? Ya da belki memleket özlemine karışmış, ama kalbimi dünyaya açan gülü seçerim? Kimbilir? Şimdi sadece günlükle bir olma zamanı…

Feyza Hepözden