– Astral nedir, nerelerde bulunur?

Varlığın gizli yüzü, olmayanın farz edilme hali, bedensiz zoraki levitasyon.

Bu tanımlamalar belki de varın yok haline geçiş aşamasında, fizik ötesinden fizik kısmına sokulmuş şemsiyeyi açma çalışmasıdır. Yüzyıllardır astral boyut ve bu boyuta ulaşım tekniklerini, aydınlanma ve yükselme sevdasına kapılmış nice şaman, rahip, ışık işçisi, bedeni astraline dar gelen cümle ademoğlu tek çıkış noktası olarak görmüştür.

Astral Beden yapısı

Astral beden, su buharıyla, tütsü tozu karışımı benzeri bir yapıya sahiptir, kokusuz ve renksiz yapısı sebebiyle fizik mekanda gözle görülebilme ihtimali yoktur. Zaman zaman inisiyasyonlar ve ruhsal eğitimler sırasında, astral bedenin tavana çıktı, içinden amcam çıktı, kalp çakrana Davut yıldızı indi gibi söylemlerle karşılaşılsa bile buna itibar edilmemesi gerekir. Aura renkleri dışında süptil bedenleri görebilmek için insanın kendini süptürmesi gerektiği gerçeği unutulmamalıdır. Bu işlemin zamanımızda bazı eğitimlerle verilebildiği bilinmekte (bkz. Heboiki eğitimleri)

Varlıkların yapılarına göre astral seyahat tipleri

Evreni oluşturan yapıtaşlarının en önemlileri olan bedenli yada bedensiz, aydınlanmış yada aydınlanmamış tüm varlıkların yanı sıra bilinci diz altı çorap seviyesinde bile olmayan sebze-meyvelerde de astral ayrılma görülebilmekte ve gerçekleşme şekilleriyle biz aydınlanma çabasında olan insanlara da örnek ve deneyim olmaktadır.

Burada ele alacağımız iki mahsulün astral boyuta geçiş şekilleri bizi düşünmeye sevk edecek ve çevremizde işleyen evrensel yasanın kurallarının nasılda sekmeden sürdüğüne şahit olacağız.

Soğan: Soğan sebzesinin varolduğu boyutta cücük fizik beden olarak adlandırılmakta ve üzerinde bulunan her soğan katı, aslında cücük beden tarafından görülemeyen aura tabakalarından başkası değildir, soğanlar yapı itibariyle sadece 1 kez astral ayrılma yaşayabilmektedirler. Soğan sebzesinin cümle cisim ve varlıklarda olduğu gibi, onların da astral boyutları ayrıdır, soğanın astral boyutu genelde yuvarlak ve boyutu komple sınırlayan bir kapısı vardır, boyutun dip katlarına inildikçe artan ısı, derin bir yağ kokusu ve metal aksi görülebilmektedir, soğanların astral boyutu ziyaretleri yalnızca 1 kereyle sınırlı olduğundan bu bilgiler enkarnelerinin birinde soğan olan, ağır koku ve göz yaşartıcı etkisi nedeniyle son yaşamına sandal ağacı tütsüsü olarak gelen bir çöpten ekminezi vasıtasıyla alınmıştır.

Mısır: Taneleri koçanından ayrılmış ve püskülüyle tanelere bağlantısı sağlanan ayrılım şekli, genelde bu ayrılım soğanlarda olduğu gibi mısırlarda da bir kerelikle sınırlıdır, soğanların aksine mısırlarda astral ayrılma, mısırların suni yaşlandırma (bkz odun sobası yanına asılarak kurutma) yöntemiyle kanırta kanırta insanlar tarafından gerçekleştirilir.

Astral Boyut kademeleri

İç içe geçmiş evrenler olarak da tabir edebileceğimiz, sayısını halen tam olarak bilemediğimiz boyutların da kendi aralarında katmaları olduğunu bilmekteyiz, astral boyutun da 7 ana 7 ara katmanı mevcuttur. Bir hipnoz seansında iletişim kurduğumuz bir varlıktan aldığımız bilgiler doğrultusunda ilk 3 katta varolan iklim ve yaşam formları hakkında kısa bilgiler almış bulunmaktayız. Birinci katta ısı düzeyi normal, ışık kaynağı yok ve yaşayan canlıların %70’i tarlalarda bayırlarda çayıra çimene yayılarak zaman geçirmektedirler, iç kazanç dış borca yetmediğinden bu boyut katında doğan her yarı aydınlanmış varlığın doğum itibariyle 3. gözleri açık, ve 1.000.000 astral parası bir üst tabakaya borçlu olarak mekana hasıl olurlar. Geri kalan %30’luk varlık zaman zaman fizik dünyaya açtıkları kanallar sayesinde gerekli gereksiz bilgiler vererek geçimlerini sağlarlar, bunlara halk arasında aydınlanmış varlık, üstad ya da florasanımsı varlık da denmektedir.

İkinci astral katında yaşamını devam ettiren varlıklar, vakti zamanında dünya planında yaşamlarını devam ettirmiş, dünya zevkinden elini eteğini çekmiş, aydınlık uğruna kafayı kazıtıp Tibete göçmüş, lamalarla çayır çimen zıplamış, Buddha ile aynı tastan su içmiş, dünya planında görevi bittikten sonra bu kata çekilmiş, ayın 14’ü gibi pas parlak varlıklarıdır. Yazının bu kısmında üst yaşam aydını varlıkların tersine denk gelmemek için bir sonraki kata geçmeyi uygun görüyorum.

Hakkında bilgi edindiğimiz üçüncü astral katında göz alabildiğine kum havzalarından ve birkaç deveden başka bir şey görmememiz bizi derinden etkilemiştir, acaba astral katmanlar sınıflara göre yükseliyor mu yoksa alçalıyor mu düşüncesine kapılmamıza da sebep olmuştur. Buradaki yetersiz bilgi nedeniyle bu kat hakkında bilgiden ziyade varsayımlarımızla ilerlemek istiyorum. Tahminlerime göre buradaki varlıkları eski Mısırla bir bağlantısı vardır, fakat kadim Mısırda bahsedilen insanların bu boyutta görülmemesi de ister istemez şu soruları aklımıza getiriyor. Acaba o zamanın develeri toynaklarından geldiğince eğri büğrü bir şeyler icat ederken piramitleri mi meydana getirdi, vaktin üstün varlıkları develer di de insanları mı kullanıyorlardı, duvardaki yazıları da cidden uzaylılar mı yaptı (bkz. Eric Von Danieken’in tüm eserleri) sorularıyla baş başa kalıyoruz.

Astral Tehlikeler

Astral seyahat tehlikelimidir? Bu soruyu astral ayrılma tekniklerini uygulayan her insan öncelikle kendine, daha sonraları cinci hocalar başta olmak üzere tanıdığı tanımadığı, alakalı alakasız herkese defalarca sormuştur. Aslında astral seyahatin değil de kendimizin astral boyutta ne kadar tehlikeli olup olmayacağını merak etmemiz gerekmektedir. Bunu anlamamız için kendimize sormamız gereken bazı sorular vardır. Astral boyutta ne işim var? Astral seyahat yaptığımda ilk yanına gitmek istediğim kişi kim? Gidince ne yapacağım? Astral boyutta bekaret sorunu var mı? Bu dört soruya erkek astralci adaylarının cevapları, kız arkadaşları yada okuldaki sarışın çıtırla alakalıysa muhtemelen astral boyutta yaratacakları negatif enerjiler ve başlarına açacakları sorunlar vasıtasıyla başımıza gelebilecekleri düşünmek bile korkutucu olabiliyor. Abaza bir astralcinin o boyutta karşısındaki varlığa gösterebileceği tanrısal ışığının neresinde toplanacağına dair bir varsayım bizi boyutlar arası kan davasına yada savaşa sürükleyebilir. Bu bağlamda her ne kadar boyutlar arası bir savaşa karşı da olsam, savaş stratejisi yapmayı da faydalı buluyorum, ilk kattaki varlıkların %70’i çayır çimen dolaşmaktan bizlerle savaşmayı düşüneceklerine kanaat getirmem, ikinci kattakilerin de savaş olayını aştığını düşünüyorum fakat üçüncü kattaki develerle girebileceğimiz bir savaşı bırakın, söz düellosu sonucunda bile yiyeceğimiz astral tükürüklerle boğulma tehlikesi geçirmek mümkündür.

Fiziki boyutumuzu koruma amacıyla astral ayrılma çalışmaları sırasında daha evrensel, kuşlu böcekli, ışıklı aydınlıklı amaçlarla denemelere girmeyi faydalı görüyorum.

Mehmet Aslan